26 Ekim 2010 Salı

ESNAF SAHRELER


Esnaf sahresi hazırlıkları bir ay önceden esnafa bildirilir kalfa ve çıraklar sahre gününü heyecanla beklerlerdi. Ve sahre hazırlığı başlamış olurdu. Genellikle sahre kavaklıkta olurdu Sahre günü sabahleyin kavaklığa gelinir herkes yerine yerleşir sahre başlamış olurdu.

.Önce toplum halinde ‘U’ şeklinde masaların çerçevelediği umumi heyet toplantısında oturulur. Şehrimiz Turizm Derneği folklor ekibinin başarılı gösterilerini tüm esnaf ve sahrede olan misafirler zevkle seyrederdi. Sonra misafirler kavaklığın en güzel yerinde ayrılmış ‘gurubuna ’ oturtulur. Çeşitli bol, Gaziantep lahmacunları, kebapları, yarım tavaları her türlü meyve ve içkiler gırla giderdi. Gecenin serinliğinde geç saatlere kadar yenilir içilir, türküler söylenir sohbet edilir oyunlar oynanırdı.
   Bazı yetkililerden dinlediğimize göre: Çırak veya kalfalar yılda bir defa olan esnaf sahrelerinin yapılmasını gönülleri özlediği zaman dükkânın anahtar deliğine ya çivi çakar veya kurşun akıtırlarmış. Bu sahre istediklerinin alameti imiş. Konu dernek idarecilerine intikal ettirilir ve sonunda gün tespit edilir. Esnaf tüm olarak aynı mesire yerine sahreye götürülürmüş.
    Halkın günlük ihtiyacını karşılayan bakkal esnafı, kasap veya lokantacı gibi birçok esnaf varmış. Esnaf toplanır, her semtte bir dükkân açmak şartıyla karı arttırmaya çıkarırlarmış. En çok vermiş olan dükkâncılar o günün geliri o miktar parayı esnaf sahresine harcarlarmış. Artırmadan az kazananlar olsa da arttırdığı miktarı ödemeye mecburmuş.
   Bazı dernekler işi daha ciddiye almakta, esnafın hangi gün hangi mesire yerine gideceğini günler öncesi tespit etmekteymiş. Önce sahre yapılacak yere derneğin forsu dikilirmiş. Öğle yemeğinden sonra gerek işverenler gerek iş alanlar esnafın dert ve temennilerini dile getirir, hatta bir karara varır, akşam yemeğine ekseriyetle çağırılan şehir idarecilerine icap ederse durum intikal ettirilirmiş.
   Şehrimizde bugünde birçok dernek var ve hepsi her yıl dernek sahrelerini yaparlar. ama şimdi ustalar çalışanların eline birkaç lira verip gönderirler azda olsa bu ananeler kısmen devam etmektedir. Türkiye’nin en çok bu esnaf örf ve adetlerine bağlı kalan şehrimiz, orta sınıfın teşekkülünde, sosyal adaletin bariz şekilde vücut bulmasında eski Ahi Teşkilatı geleneklerine borçludur. Bilindiği gibi kelime anlamı olarak Ahi; eli açık, cömert, yiğit demektir.
   Ahilik için ise, İbrahim Alaettin Gövsa’nın ansiklopedik sözlüğünden şöyle denilmektedir.
‘Ahilik, Anadolu’da yardımlaşma temeli üstüne kurulmuş ara sıra siyasi roller de yapmış olan eski ve büyük bir halk birliğidir. Ahi Arapça kardeş demek olup(1180-!225)’ miladi{1764]in bir meslek haline getirdiği ‘Fütüvvet’ bu birliğin bir sembolüdür. Ahilik bir çeşit İslami tarikat olmakla beraber bilhassa Türk halkı arasında öteki tarikatlara benzemeyen hayati ve insani bir cemiyet halinde görülür. Cömertlik, gariplere zulüm görenlere yardım etmek, esnaf kurumlarını meydana getirmek gibi sosyal işler başlıca faaliyetleridir.
   Selçuklar devrinde ve Osmanlı Devleti’nin kuruluş zamanlarında önemli hizmetleri vardır. Hükümet otoritesinin zayıfladığı sırada Sivas ve Ankara’yı Ahiler idare etmişlerdi. Pek yakın zamanlara kadar bizim esnaf birliklerimizde onlardan kalma kuvvetli gelenekler hüküm sürmüştür.{ileriki yazılarımda ahilikten etraflıca bahsedeceğim.}

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder