28 Şubat 2010 Pazar

KARATAŞ

Gaziantep in yeni yerleşim alanlarından karatışı tanıyalım. Tam faaliyete geçtiğinde 900 bin kişilik bir uydu kent olacaktır. Şehrimiz batıya doğru göç almakta kentimiz eski Antep yeni Antep diye iki kısımdan oluşacaktır. Gelelim Karataşın tarihine
İlk uygarlık Fırat ve Dicle nehirleriyle Akdeniz sahillerinde doğdu, gelişti insanlık medeniyetin ilk ışıklarını burada gördü. Gaziantep bölgesi Fırat ile Akdeniz arasında bulunduğundan bu medeniyetin doğup geliştiği yerlerden biridir. Bundan ötürü ilimizin her köşesi eski devirlerden kalma kaleler mezarlar çeşitli, harabeler kaleler, Çeşitli mezarlar yeraltı yolları ve su kanalları bir kelimeyle eski eserlerle doludur.
Gaziantep de insan eliyle meydana getirilmiş olan birçoklarının üstü kapalı birer esrar perdesiyle örtülü olan bu eserler dışında, birde tabi, eserler vardır. Birinciler gibi bunlarda yıllardır zihinlerimizi tırmalayıp durmakta bir soru işareti olarak duruyor.

19 Şubat 2010 Cuma

ALLEBENDE ESKİ SAHRE YERLERİ


1-Meydan: bugünkü Gaziantep şehir stadyumunun yeri, bundan 80-90 yıl önce etrafı birer metre yükseklikte bostanlarla çevrili boş ve çok geniş bir arsa idi. Halk dilinde buranın adı meydan idi. Bu meydanın yakınında bir evde oturan ve davarcılıkla uğraşan ve Meydan Haycesi dene yaşlı bir kadının kaymakları meşhurdu. Antepli birçok aile ilkbaharda giderler, üç tarafından meydanı çevreleyen yüksek bostanların çimenli kenarlarına sabahları otururlar, Meydan Haycesine bir gün önceden ısmarladıkları kaymakları getirtirler, yerler, ilkbaharın sabah keyfini çıkarırlardı. Burada Hayceden (Hatice ) başka kaymakçılar da vardı. Bu kaymakları yeme yerlerinden biri de kürt tepe idi: Bu tepeden bütün Antep seyredilir. Manzarası çok güzeldir. Meydan, yazın, buranın etrafındaki bostancıların harman yeri idi. bostancılar arpa harmanlarını buraya yığarlar, burada cercerlerle döverler, savururlar, arpa ve samanlarını kaldırırlardı. Burası yazın aynı zamanda bulgur kaynatma, serme, kurutma idi. Geceleri bulgurcuların, bulgur ocakları alevleri ve bulgurcuların fener ışıkları burasını gündüze çevirirdi. Hülasa yazın burası bir kaynaşma tatlı bir eğlence, güzel bir piknik yeri idi de.