6 Ocak 2010 Çarşamba

GÜNEŞ GEDİY MENEŞ GEDİYY



Bu deyiş Gaziantep atasözlerindendir. Bu Antep atasözünün neden söylendiğini sizlerle paylaşmak istiyorum.
                 Sene 1900–1915 yılları arası Antep’te Türklerle Ermenilerin birlikte dostça yaşadığı yıllar. Bu dostluk meşhur Antep’te yaşanan balta harbi yıllarına kadar sürer. Ermeniler 1915 yılına kadar bugünkü amerikan hastanesi binasına koleje ermeni bayrağı çekerek bağımsızlık ilan ettiler. Buna karşı Antepliler baltayla, kürekle müdahalede bulundular. Araştırmalarım bittiğinde bu konuyu daha sonraki yazılarımda bahsedeceğim.

                 Gelelim konumuza sizlere Gaziantep’in Ermenilerle birlikte güzel geçen birlikteliğinden bahsedeceğim. Güneş gediy Meneş gediyy. 110 yıl evvel Meneş Antep’te yaşamış bir ses sanatkârının adıdır, Ermenidir. Meneş’in beş kişilik bir saz ekibi vardır. Çaldıkları aletler; keman, ud, darbuka, kanun ve zilli def idi. Kemanı Zadik adlı bir ermeni, kanunu da kara adlı biri çalardı. Kara da ermeniydi. Bu heyete o zamanki en seçkin saz takımıydı. Zadik’in keman çalması dillere destandı. Bu kemancı güzel okurdu. Sesi çok dokunaklı idi. Hele Meneş’in; sesi o kadar tatlı ve tiz idi ki üç kilometre mesafeden dinlenebilirdi. Yine sürgün avına çıktı gamzelerin diye söylemez mi? Allah! Taşları ve ağaçları dile getirir. Lisan-i hal ile Meneş’e sanki alkış tutardı. Meneş’e darbuka çalarlardı. Meneş’in saz heyetindeki kanuncu kara için şöyle bir fıkra anlatırlar. Meneş’in sazını dinlemek için bir köylü birkaç arkadaşı ile gelir. Ömründe kanun denilen çalgı aletini görmeyen köylü, saz heyetini göstererek arkadaşlarına sormuş. Şunun çaldığı zilli def, şunun çaldığı deplek (darbuka), şunun çaldığı kemeni (keman), ya şu kır döyyüsün tırmaladığı ne? Bu söz şimdi Gaziantep’te kanun bulunan her saz heyetinde söylenir ve şaka konusu olur. Meneş’le Zadik’in bulunduğu saz heyeti her yaz mevsiminde. Alleben yazlık gazinosunda çalardı. Şimdiki Emirgan Parkının yeri Alleben Gazinosuydu. Bu gazinonun orta yerine iki metre yüksekliğinde beş kişilik bir sahne kurulur heyet burada çalar söylerdi. Sazı her gün akşamdan üç saat önce başlanır akşam ezanı son verilirdi. O zaman elektrik yoktu. Sarhoşların gece karanlığında dağılıp da hadise çıkarmamaları için bu karar inzibati bir tedbirdi. Alleben Gazinosuna saz dinlemeye ve içmeye gelen ehli keyf kişiler çayırlar ve çimenler üzerine serilmiş kamış hasırlar veya küçük hasır iskemleler üstüne sıra sıra otururlar. Serin söğüt gölgeleri altında Kevser suyu pınarı başında Alleben’nin beyaz kumlu gümüş deresi kenarında içerler içerler içerlerdi. Güneş batmaya başlayınca gazino garsonları avaz avaz bağırmaya başlarlardı. “Den, deyin babam güneş gediy Meneş gediyy”(gidiyor) derler ve içkilerini çabuk bitirmelerini ihtar ederlerdi. İşte bu söz Gaziantep’e özgü atasözlerinden biridir.
Sayın okurlarım peki bu sözde ne var ki bunun önemi ne diyebilirler. Bunu izah edeyim. Bu söz yalnız Meneş için ve içki alemi için söylenmiş boş bir laf değildir. Bu atasözü aynı zamanda her Gaziantepliye bir ihtardır.
Bilirsiniz. Gaziantep’te, Yazın ve güneşin hareketlerinden istifade edilerek birçok kış hazırlıkları yapılır Günümüzde de bu anane halen devam etmektedir.
Bulgur kaynatılır kuruluk kurutulur.[Gaziantep de kış için kurutulan bamya, fasulye, patlıcan, biber, dolmalık, kabak ve benzeri şeylere kuruluk derler.
Güneş gediy meneş gediyy demek şu demektir.
Ey Gaziantepliler! Bu güneş, bu yazın sıcakları hemen geçer gider.Tembel tembel oturmayın,çalışın,kış tedariklerini görün.Yazın baş kaynar.Kışın aş kaynar!..
Yazın gölge kovanın, kışın hulku dar olur.Eller ekmek yiyende onun unu kar olur.Demek bu atasözü, Anteplileri çalışmaya teşvik  gibi sosyal bir önem taşır. İşte bilerin ata sözlerin de bir anlam vardır. İlerde yazılarımda Antebin başka güzelliklerinden bahsedeceğim

ALİ KOÇUM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder