20 Ağustos 2010 Cuma

AYŞE BACI CAMİ


Bu cami İnönü Caddesi Kozanlı mahallesinde caddenin sol yanındadır. On sekizinci yüz yılın ilkyarısında Gaziantep in boyacı mahallesinde Mehmet oğlu Hacı Ali ağa adında bir adam varmış. Hacı Ali oldukça zengin hayırsever bir kimse imiş üç oğlu ve Ayşe adında dünya güzeli bir kızı varmış. Bu aile mutlu bir şekilde yaşarken Gelinlik çağına gelen Ayşe Hastalanıp yatağa düşer Günden güne sararıp solmaya başlar. Artık anne babasının göz bebeği Kardeşlerinin uçan kuşlardan sakındığı Ayşe derin bir sessizlik içine dalmıştır.

Hastalık bir gönül yarasının dışa vurmuş bir sonucumudur. Yoksa o çağda doktorlarının anlayamadıkları korkunç bir dertmidir. Günler ilerledikçe Ayşe’nin Hayat ile bağları teker teker kopmağa başlar. Ölüm her gün biraz daha yaklaşır. Yalnız aileyi değil tüm mahalleyi de kedere boğar. Zavallı kız ölümle pençeleştiği günlerin birinde bir rüya görür. Rüyasında aksakallı nur yüzlü eli dayaklı bir ihtiyar başucuna dikilerek benimle birlikte gel der. Ayşe yatağından kalkıp yaşlı adamı izler. Bu günkü caminin bulunduğu yere gelirler. O zamanlar bu yerler tamamen boştu
Yaşlı adam bu günkü mihrabın biraz güneyindeki bir noktayı göstererek. Kızım senin durağın artık burasıdır der. Ölümü aklına bile getirmeyen Ayşe ile aralarında şu konuşma geçer.
—Bu kimsesiz yerde ben ne yaparım?
Zaman gelecek bu yerler evlerle dolacaktır. Şuraya bir cami yaptıracaksın
—Benim parammı var.
Sandığımdan cahilmişsin boynunda altınların kolunda bileziklerin var. Babanda yardım eder yaptırırsınız. Yaşlı adam eline bir taş alıp caminin planını çizer gösterir Kızın ebedi dinlenme yerinide gösterir. Ayşede kendine göre bazı işaretler koyar. Ayşe yarı uyku yarı dalgınlık halinden kendine geldiği zaman, minareden yayılan ezan sesleri duyar. Rüyasını hatırlar. Yataktan doğrulur annesini yanına çağırır. Rüyada gördüklerini anlatır. Rüyada gördükleri ölüm günlerinin yaklaştığını anlar Annesi hıçkırıklara boğulur biraz sonra durumu Baba ve kardeşleri öğrenir. Ayşe caminin yerine gitmek ister. Hacı Ali bu hasta yavrusunun bu arzusunu kırmak istemez. Onu arabaya bindirerek tarif ettiği yere götürür. Hastalığın pençesinde kıvranan Ayşe çok sevinir Bu durumdan baba memnun kalır. Ayşe evde sözde anlattığı yeri ve işaretleri bu defa yerinde gösterir. Hacı Ali hayretler içinde kalır. Bu olayda ilahi bir sır olduğunu sezer. Ancak incelenen yer ebedi dinlenme yeri işaretlenen noktaya gelince pek üzülür. Bu halini açığa vurmamaya çalışarak hasta çocuğunu alıp evine döner. Ve ona derki Kızım inşallah rahatlaşıp sandık ve ziynet eşyalarını kendin kullanırsın. Mademki rüya âleminde senden bir cami yaptırman istendi bende hemen inşaata başlarım. Yeterki gönlünü hoş tut. Haci Ali ertesi gün işe koyulur. Belirtilen yerde yapım başlar, ama ne yazık ki hastalığı hızla ilerleyen kız cami meydana çıkmadan ölür. Vasiyeti üzere çeyizi altın ve avadanlığı satılarak bu camiye harcanır. Kendide sağlığında gösterdiği yere gömülür. Mezarı her Cuma günleri ziyaret edilen bir yatır haline gelir.Fakat en çok ziyaretçileri muratlarına ermeyen mahzun kızlar teşkil eder.ortaya çıkan eseride kendi adı verilerek Ayşe bacı cami dendi .Şimdi bu caminin önünden her geçişimde bu acıklı öyküyü hatırlayarak gün görmemiş Genç kızların sembolü olan Ayşe yi hatırlarım ruhu şad olsun.  

1 yorum:

  1. Ruhu şad olsun inşallah küçükken içinden hergun gectigim cami yapandan yaptıran dan Allah razı olsun

    YanıtlaSil