19 Şubat 2010 Cuma

ALLEBENDE ESKİ SAHRE YERLERİ


1-Meydan: bugünkü Gaziantep şehir stadyumunun yeri, bundan 80-90 yıl önce etrafı birer metre yükseklikte bostanlarla çevrili boş ve çok geniş bir arsa idi. Halk dilinde buranın adı meydan idi. Bu meydanın yakınında bir evde oturan ve davarcılıkla uğraşan ve Meydan Haycesi dene yaşlı bir kadının kaymakları meşhurdu. Antepli birçok aile ilkbaharda giderler, üç tarafından meydanı çevreleyen yüksek bostanların çimenli kenarlarına sabahları otururlar, Meydan Haycesine bir gün önceden ısmarladıkları kaymakları getirtirler, yerler, ilkbaharın sabah keyfini çıkarırlardı. Burada Hayceden (Hatice ) başka kaymakçılar da vardı. Bu kaymakları yeme yerlerinden biri de kürt tepe idi: Bu tepeden bütün Antep seyredilir. Manzarası çok güzeldir. Meydan, yazın, buranın etrafındaki bostancıların harman yeri idi. bostancılar arpa harmanlarını buraya yığarlar, burada cercerlerle döverler, savururlar, arpa ve samanlarını kaldırırlardı. Burası yazın aynı zamanda bulgur kaynatma, serme, kurutma idi. Geceleri bulgurcuların, bulgur ocakları alevleri ve bulgurcuların fener ışıkları burasını gündüze çevirirdi. Hülasa yazın burası bir kaynaşma tatlı bir eğlence, güzel bir piknik yeri idi de.
                              KARADAYININ BOSTANI

 2-Karadayının bostanı: Bu bostanda meydanın yakınında, ısıtma pınarının başında Alleben deresi ile bu derenin bir kolunun arasında ağaçlı çimenli güzel bir yerdi. O semt sakini aileler de Cuma günleri burada sahre yaparlardı. Buranın bir hikâyesi var: bir aile buraya sahreye gelmişler, komşularındaki kimsesiz bir ihtiyar kadını da beraberinde buraya getirmişler. Orada köfte yoğrulurken nedense karıyı küstürmüşler. İhtiyar kadın çekilmiş onlardan beş metre kadar ileriye ve onlara arkası dönük küskün oturuyormuş. Orada yayılan bir kuzu gelmiş kadının arkasından başını karıya sürtmeye başlamış. Dargın karı, kendini getiren sahrecilerin köfte yolladığını sanmış. Arkasına dönüp bakmadan arkasından kendini dürtükleyeni dirseği ile iterek:” Geeet küfteniz başınızı yesin ben küftenizi yemem” diye yüksek sesle direnmeye ve kuzuyu itelemeye devam etmiş. Sesi duyan sahre arkadaşları durumu geriden seyrediyorlar ve kahkahalarla gülüşüyorlarmış. Karı arkasına dönmüş bakmış bir de ne görsün? Kendine arkadan başı ile sürtünen bir kuzu olmasın mı? O da gülmeye başlamış. Kendini küstürenlerde gelmişler tekrar gönlünü yapmışlar alıp sofraya götürmüşler.


                                   DEĞİRMEN BOĞAZI
 
3-Değirmen boğazı: burası da yine meydandan üç metre kadar beride bir su değirmeni çevresinde güzel çimenli ağaçlı sulu bir yerdi. Değirmen Boğazı pınarı Cuma günleri burası da kadınlar ve çocuklarla iğne atsan yere düşmez denilecek kadar kalabalık olurdu.

                         ALLEBEN GAZİNOSU

4-Alleben gazinosu: Debboy denilen askeri kışlanın karşısında ki bu içkili yaz kahvesinde her gün ikindi vaktinde saz başlar, akşama kadar devam ederdi. İçki içen erkekler burada yemekler yaparlar, mezeler düzerler her gün birkaç saat eğlenirler piknik yaparlardı. Şimdi bu söğüt ağaçlı pınarlı ve çimenli içkili kır kahvesinin yeri ( Emirgan ) parkı ol
                                   BOSTAN ARASI
5-Bostan arası: Alleben adı altında bütün bostan aralarının çayırlı çimenli ağaçlı yerleri özellikle bostanları sulayan su arıkları kenarları da güzel bir sahre yerleri yeri idi.  Haftanın birkaç gününde buraları da kadın   sahrecileri ile dolardı. Burada çiğköfteler yoğrulur dolmalar pişer çeşitli meyveler yenir yakın pınarlardan soğuk sular içilir yazın tadı çıkarılır idi.

                           İNCİLİ PINARBAŞI

6-İncili pınarın Başı: Gaziantep’te suyunun hafifliği ile meşhur bir incili pınar vardı. Buranın asıl adı (incili pınar ) ama bunun başında, yani üst yukarısında bodur bir incir ağacı olduğu için halk buna ( incirli pınar) adını vermiştir. Alleben deresinin tam kenarında bulunan bu pınarın üstü ve karşı tarafı çimenli çok güzel sahre yeridir. Bu pınar için burası da eskiden cuma günleri kadın sahrecilerle dopdolu olurdu. Başka günlerde de buradaki çayırlık yere içkiciler küçük halılarını sererler kebaplarını pişirirler, incili pınarın suyunu içerek burada gece bir vakte kadar demlenirlerdi. Ünlü şairimiz Hasırcı oğlu Hafız Mehmet Ağa bu İncili pınar için şöyle bir muamma ( bilmece ) söylemişti :  “ Başı daz yönü poyraz kumu beyaz “ Pınar dere kenarından üç metre kadar yüksek bir kayalığın dibinden çıktığı için merhum hafız bu kayalığı bir daz kafaya benzetmiştir onun için başı daz demiş.
                            ÇİTÇİ ÇAYIRI
7-Çitçi çayırı: Beş pınarı ile Alleben deresi. Vaktiyle burası Antep’in en başta gelen piknik yeri idi. Cuma ve Pazar günleri burada mahşer kalabalığı olurdu. Kadın sahreciler güzel günler geçirirlerdi.
Alleben’de pınarların adları şunlardı: Kasarcı Pınarı, Köse Kiya Pınarı, Söğütlü Pınar, Ali Pınarı ve üstü örtülmüş, suyu borularla Annacar Camii’ne verilmiş, adını unuttuğum güzel bir pınar.o zamanlar ben burasını su şehri . Şimdi burada Alleben Deresi’ni kurumuş, pınarlardan birinin suyu üstü kapatılarak elektrik santraline alınmış, bir kısmının suyu da kurumuş, yalnız Ali Pınarı . Ve bu güzel piknik yerinde bir kır kahvesi ile  burası piknik yeri olma niteliğini kaybetmiştir.
                              GEVER AĞZI
8-Gever Ağzı: “Gever: bostan ve bahçelere su salıvermek için, ana suya, arığa yandan açılan gediktir. Gaziantep Ağzı. Cilt 3, S. 320”
Gever Ağzı da İncili pınar’ın önünden akan Alleben deresinin kuzeyindeki yüksek bostanların 300 metre kadar ilerisinde akan Alleben Deresi’nin bir kolunun kenarında çayırlı, çimenli bir sahre yeridir. İki türlü gever ağzı vardı. Büyük gever ağzı, küçük gever ağzı. Her ikisi de yan yana idi. Burası da Değirmi çem ve Beylik yazısı bağlarını ve bütün şehri kontrol altına alan, şeması geniş, manzarası uzak, dere kenarı, çok güzel sahre yeri idi. Özellikle İncili pınar’a çok yakın olması, buraya ayrı bir nitelik verirdi. Yazın tatil günleri burası da kadın sahrecilerle dolar taşardı.
                             ÜÇ TUD
9-Üç Tud: Burası da Gever Ağzı’nın batısında ve Değirmiçem’e yakın güzel bir piknik yeri idi. Şimdi burası da sahre yeri olmaktan çıkmış, bağ ya da tarla olmuştur.
                             SARIGÜLLÜK
10-Sarıgüllük: burası da Alleben’e yakın bağların kenarında ilkbaharda öbek öbek sarı güllerin açtığı güzel bir piknik yeridir. Her ilkbaharda burası özellikle sabahları erken süt içmeye gidilen bir sabah sahre yeri idi. Sabahları kimi aileler semaverlerini, bardak tabak ve çay kaşıklarını, sütlerini alırlar, gezerek Sarıgüllük’e giderler. Orada bir saat kadar kalırlar, sütlerini içerler, güneş kızmadan yaya olarak dönerlerdi.
Şimdi Alleben denilen mesire, eski Alleben’liğini kaybetmiş, deresi kurumuş, yerine beton yığını binalar, resmi kurumların hepsi buraya gelmiştir. O saltanatın yerinde yeller esiyor şimdi. Eskiden Alleben deresi Antep idi. Bu derede bir zamanlar yaz günleri yıkanılır, kocaman adamlar ağaçlardan suya atlarlardı. Derede atlar
yüzdürülür,arabalaryıkanırdı. Cumartesi günleri akşama yakın,şarıl şarıl, coşa coşa akan bu billur ırmağın kenarına Yahudi vatandaşlar sıra sıra otururlar, bu dereden Musa Peygamber’in gelmesini beklerlerdi. Yani Musevi Anteplilerce Alleben deresi mukaddes bir dere idi. Ne yazık ki şimdi iki sahili heybetli duvarlarla örtülü. Koca alleben deresi mecrası ağlar göz gibi akan az ve pis suyu ile bir pislik deresi haline gelmiştir. Antep deyimi ile bir kara akar olmuştur. Antep’in tadı kaçmış, bu pis dereye yakın ev sahipleri yazın sivrisinekten rahatsız oluyorlar. İşte arkadaş böyle. Haklı söze hacı Emmi ne desin?
Hey gibi Alleben Deresi hey!







      ALİ KOÇUM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder